23 Ocak 2014 Perşembe

Hala iş bulamadın mı?







Kendinizi işe yaramaz hissetmeye başladıysanız,

kendinize olan inancınızı kaybettiyseniz,

çevrenizden “ Hala iş bulamadın mı?” soruları yükseliyorsa,

yaşam standardınız düşüyorsa,

yaptığınız iş başvurularından geri dönüş alamıyorsanız,

artık iş aramaktan vazgeçmeyi düşünüyorsanız,

kendinizi, çevrenizi ve başvurduğunuz kurumları suçlamayı bırakın!

Kabul edelim ki iş arama süreci zorlu bir süreç. Bu süreç ne kadar uzarsa tedirginlik artıyor ve kişi kendini değersiz hissetmeye başlıyor. Sağlam bir psikolojiye sahip olmalıyız. Bu süreçte kendimizi motive etmeliyiz. İş ararken de kendimize bir süre tanımalıyız. Öyle ha deyince iş bulunmuyor.

İlk önce ne istediğinize karar verin. “ Ben nasıl bir iş istiyorum?” sorusuna cevap verin. Kişisel swot analinizi yaparak güçlü ve zayıf noktalarınızı ortaya koyun, durum analizinizi yapın.

İş aradığınızı çevrenizdeki herkese bildirin. Hiç ummadığınız bir yerden haber alabilirsiniz.

Mezun olduğunuz bölümden daha önce mezun olup, iş hayatına atılmış kişilerin kariyerlerini inceleyin, onlardan tavsiye alın.  Linkedin arama motorunu kullanarak bu bilgilere kolaylıkla ulaşabilirsiniz, ulaştığınız kişilere durumunuzdan bahsedip, mesaj yazıp iletişime de geçebilirsiniz.

Olumsuz geri dönüşler moralinizi bozmamalı! Olumsuz yanıtlar sizin kötü ya da başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Hemen pes etmeyip, sabırlı olmalısınız.

Aslında iş arama süreci de bir iştir. Eğer ilk işiniz ise para odaklı iş aramayın. Tecrübeniz arttıkça para da gelecektir. İlk önce iş bulmaya odaklanmalısınız.

Bazen firmalar ilana çıkmadan aday havuzundaki özgeçmişleri inceleyerek uygun adayları görüşmeye davet ederler. Çalışmak istediğiniz kurumların web sayfalarındaki ilgili bölüme özgeçmişlerinizi mutlaka gönderin.
İlanlarda belirtilen kriterlerin hepsine uymayı beklemeyin. Kriterler sizin eğitiminize, deneyiminize yakınsa mutlaka başvurun. Örneğin başvurduğunuz pozisyon için 3 yıllık deneyim aranıyorsa, sizin de bir yıllık bir deneyiminiz varsa başvurabilirsiniz. İşe alım danışmanları pozisyona en uygun adayı seçerler. Ancak bu her ilana başvurmalıyız anlamına gelmez.

Konferanslarda, seminerlerde tanıştığınız kişilere vermek için yaratıcı bir kartvizit oluşturun. Kartvizitinizin olması için çalışmanız gerekmez. Kartvizitiniz çalıştığınız firma yetkililerinin özellikle işe alım danışmanlarının size ulaşabilmelerini sağlar. Kolay hatırlanmak istiyorsanız resimli bir kartvizit edinin.
Olumsuz geri dönüşlerden sonra kendinizi eve kapatmak yerine kişisel gelişiminiz için neler yapabilirsiniz ona bakın.

 www.yenibiris.com, www.kariyer.net gibi popüler iş arama sitelerinin yanında www.elemanonline.net, www.iskur.gov.tr vb gibi alternatif iş arama motorlarına da üye olmalısınız.

Mutlaka bir Linkedin profili oluşturun.   İnsan kaynakları çalışanları iş ilanlarını Linkedin profillerinden de paylaşıyorlar. İşe alım danışmanları bazen adaylara linkedin üzerinden ulaşmayı tercih ediyor.

17 Ocak 2014 Cuma

Varlığım Şirket Varlığına Armağan Olsun!



Aramızda kimler “varlığım şirket varlığına armağan olsun. “ diyor parmakları kaldıralım lütfen.
Tabi ki insan kaynakları profesyonelleri olarak bu kadarını beklemiyoruz ama keşke kurumlar her çalışanına böyle hissettirebilse. 

Eskiden primler, zamlar, yüksek ücretler çalışanları motive etmek, mutlu bir çalışan profili yaratmak için yeterliyken günümüz rekabetçi iş ortamında çalışanları mutlu etmek için bundan fazlasına ihtiyacımız var.

Ücret:  360 derece performans sistemini uygulayan kurumların yanı sıra ne yazık ki henüz bir performans sistemi geliştirememiş ya da bunu adil ve şeffaf bir şekilde yapamayan kurumlar da var. Kabul edelim ki ücret, çalışan bağlılığını sağlayan en önemli unsur.  Çalışan bağlılığını artırmak istiyorsak ilk önce şeffaf ve adil bir ücret politikası oluşturmalıyız. Kurum, hem şirket içi ücret dengelerini korumalı hem de çalışanlarının ücretlerini piyasadaki ücret seviyesinin altında bırakmamalı. Performansların ve önerilerin ödüllendirildiği bir sistem de kuruma bağlılığı artıracaktır.

Duygusal bağlılık:  Duygusal bağlılık çalışanın o işyerinde çalışmaya devam etmesine neden olan psikolojik bir durumdur. Yüksek duygusal bağlılığı olan bir çalışan kurumda kalmayı istediği için çalışmaya devam eder. Kıdem yılı yüksek yaşlı çalışanlar gençlere göre kurumlarına duygusal olarak daha çok bağlıdırlar. Aynı zamanda yapılan çalışmalar hizmet süresi ile duygusal bağlılık arasında da ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.

Çalışana Saygı: Görev tanımına, yaptığı işe bakılmaksızın her çalışan önemlidir, her çalışana saygı duymak gerekir. Burada en büyük görev yöneticilere düşmektedir. Yöneticiler, çalışanlarına değer verildiğini onlara hissettirmelidir, karar alma süreçlerine onları da dâhil etmelidir. Çalışanlarına huzurlu bir çalışma ortamı sağlamalılar.

Sosyal Aktiviteler:  Müşteri memnuniyeti kurumlar için ne kadar önemliyse iç müşterilerimizin yani çalışanlarımızın da memnuniyeti o kadar önemli olmalıdır. Son yıllarda kurumlar çalışan memnuniyetinin değerini anlamaya başladılar. Artık pek çok kurum çalışanların iş ortamı dışında da bir araya gelip sosyalleşebilmeleri için pek çok aktivite düzenlenmektedir. Bu aktivitelerle kurumlar; çalışanlarına değer verdiğini hissettirebilirler. Dolayısıyla aidiyet duygusu artar, çalışanlar daha istekli çalışırlar.

Kariyer olanakları: İşten ayrılma oranlarının artmasıyla, kurumlar kariyer planlamasının farkına vardılar. X kuşağına göre çalışan bağlılığı daha düşük olan Y kuşağı yeteneklerini elde tutmak için eğitimlerini, yeteneklerini, ilgilerini göz önüne alarak kariyer planlaması yapılmalıdır. Etkili bir kariyer planlamasıyla doğru kişinin doğru işe yerleştirilmesi sağlanır, çalışan bağlılığı artar. Bununla birlikte; üst düzey pozisyonlarda işe yerleştirmelerde dış kaynak kullanmak yerine; kurum kültürünü, şirket hedeflerini tanıyan kariyer planlaması yapılmış, eğitilmiş, yetiştirilmiş personelden faydalanılır.



*Düzenli olarak uygulanan Çalışan Memnuniyeti Anketlerinden elde edilen verilerle istenilen hedeflere ulaşılabilir. 

6 Ocak 2014 Pazartesi

Dediğim Dedik Çaldığım Düdük Yönetici



Katıldığım bir konferansta duymuştum; insanlar işyerlerinden değil yöneticilerinden ayrılırlar diye. Gerçekten de çok doğru bir söz. Öyle yöneticilerle çalışırsınız ki işinizi çok severek yapmanıza rağmen ayrılmak zorunda kalırsınız. Bu tip yöneticiler Freud’un da dediği gibi narsist kişilik tipine girerler. Çalışılması en zor yönetici tipidir.

Ne yazık ki bu tip yöneticilerin çalışanları küstürmede üzerine yoktur. Zamanla motivasyonunuz düşer, bağlılığınız azalır, yaptığınız işe yabancılaşırsınız. Fikirlerinize değer verilmediğini gördüğünüzde de performansınız düşer.

Peki, bu dediğim dedik çaldığım düdük yöneticilerle nasıl çalışılabilir?

Size bir şey öğretmesini beklemeyin. Narsist liderler öğretmekten hoşlanmazlar. Bir probleminiz olduğunda iş arkadaşlarınızdan yardım alın.

Asla eleştirmeyin! Sandığınızın aksine çok hassas kişilerdir. Görüş ayrılıklarına tahammül edemezler.

Sizi anlamasını beklemeyin. Empati yoksunudurlar.

Kendi fikrinizi söylemeden önce onun ne düşündüğünü anlamaya çalışın.

Yöneticinize gereksiz iltifatlar etmeyin. İltifatlarınız sizin gerçek düşüncelerinizi yansıtsın. Çünkü narsist yöneticiniz yağ çeken çalışanlardan hoşlanmazlar.

En ufak bir hatanızda size kızdığında hemen işe küsmeyin. Aslında size bağırmak istememiştir ancak kendini tutamamıştır.

Öğütlerim de işe yaramıyorsa yavaş yavaş başka bir iş aramaya başlamalısınız J